top of page
Untitled design (1).png

Charlie Kirk Suikastının Gölgesinde Amerika

  • Yazarın fotoğrafı: Ahsen Kahveci
    Ahsen Kahveci
  • 3 Eki
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 6 gün önce

03/10/2025

Editör: Ahsen Kahveci


Amerika, Utah Valley Üniversitesi kampüsünde yaşanan suikastla sarsıldı. Yüzlerce öğrencinin ve izleyicinin gözü önünde tek bir silah sesi duyuldu. ABD’de Cumhuriyetçi gençliğin en güçlü seslerinden biri olarak bilinen Charlie Kirk, boynuna isabet eden kurşunla yere yığıldı ve hayatını kaybetti

31 yaşındaki Kirk’ün ölümü, canlı yayınlarda milyonlarca kişi tarafından izlendi. Bu olayın ardından Amerika’da en çok sorulan soru şu oldu: Charlie Kirk’ü kim susturmak istedi ve neden?

Bu nefret ve şiddet, yalnızca ABD’yi değil, Kanada ve tüm Kuzey Amerika’yı sarsacak bir siyasi krizin habercisi olarak yorumlanıyor.

ree

Trump’tan açıklama gecikmedi. Kirk’ün yükselişi özellikle Donald Trump’ın başkanlık döneminde hız kazanmıştı. Cumhuriyetçi gençleri örgütleyen Kirk, aynı zamanda popüler bir radyo programcısı, büyük bir podcast yayıncısı ve beş milyondan fazla takipçili bir sosyal medya figürüydü.




Trump, ölümünün ardından Kirk için şu ifadeleri kullandı: Utah’taki bir üniversite kampüsünde Charlie Kirk’ün alçakça suikasta uğraması karşısında derin bir üzüntü ve öfke içindeyim. Charlie milyonlara ilham verdi. Onu tanıyan herkes şok ve dehşet içinde. Charlie, hayatını açık tartışma ortamına ve çok sevdiği Amerika Birleşik Devletleri’ne adamış bir vatanseverdi.


ree

Trump ayrıca, Kirk’ün anısına ülkede bayrakların yarıya indirilmesi talimatı verdi. Charlie Kirk, yalnızca muhafazakâr gençliğin örgütlenmesinde değil, provokatif söylemleriyle de gündemin merkezindeydi.

Silah yasaklarına karşı çıkan Kirk, “İnsanlar ölüyor silahlar yüzünden, ama bu ölümler bizim İkinci Değişiklik hakkımız için ödenecek bedeldir.” sözleriyle tepki toplamıştı.


1965 Sivil Haklar Yasası’nı “büyük bir hata” olarak nitelendirmiş, bu nedenle sık sık ırkçılıkla suçlanmıştı. Pandemi döneminde ise Covid-19’a “Çin virüsü” diyor, aşı zorunluluklarını diktatörlükle kıyaslıyordu. “Beyaz nüfusun göçmenlerle yer değiştirdiği” iddialarını savunuyor, İslam karşıtı söylemleriyle de eleştiriliyordu. Bu çıkışlar, onu muhafazakâr kitleler için bir kahramana, muhalifleri içinse tehlikeli bir provokatöre dönüştürmüştü. İronik bir şekilde, özgürlük adına savunduğu silahlanma hakkı, kendi hayatını sonlandıran saldırının da aracına dönüştü.


Önceki Siyasi Suikast: Melissa Hortman Olayı Amerika, geçtiğimiz haziran ayında da benzer bir olay daha yaşamıştı. Minnesota Eyalet Meclisi Başkanı Melissa Hortman ve eşi evinde öldürülmüştü. Aynı saldırgan, eyalet senatörü John Hoffman ve eşini de vurmuştu. Demokratlar bu olayı “siyasi suikast” olarak nitelendirmişti.O dönem zanlı yakalanmasına rağmen tartışmalar ülkeyi ikiye bölmüştü. Trump ise bu saldırı için ne yas ilan etmiş ne de kınama açıklaması yapmıştı.


Kirk suikastı, ABD’nin derinleşen değerler savaşını yeniden gündeme getirdi. Bir tarafta beyaz ırkın üstünlüğünü, Hristiyanlık değerlerini ve “vatan sevgisi”ni savunanlar var. Diğer tarafta ise ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü ve birey olma hakkını öne çıkaranlar. Bu zıt değerler giderek büyüyen bir çatışmaya dönüşürken Amerika’nın bu savaşın kıyısında olduğu ve önümüzdeki süreçte daha büyük bir toplumsal gerilimin yaşanabileceği endişesi hakim.


(Bu konu hakkında daha fazlasını konuştuğumuz YouTube yayınımıza bekleriz. Aşağıdan hemen izleyebilirsiniz.)


 
 
 

Yorumlar


bottom of page